Tayvan’da Bir Ziyaret: Çan Kay-şek’in Mirası Üzerine Düşünceler |
Uzak Doğu’nun tarihine adım attıkça, her taşın altında bir hikâye, her meydanda bir hatıra buluyorsunuz. Bugün yolumuz, modern Tayvan’ın belki de en tartışmalı figürlerinden biri olan Çan Kay-şek’in anıtına düştü. Şehrin göbeğinde, zarif bir ihtişamla yükselen bu kompleks, sadece bir liderin değil, bir milletin kaderini değiştiren yılların izlerini taşıyor. 1949 yılına döndüğümüzde, Çin anakarasında Mao […]
Uzak Doğu’nun tarihine adım attıkça, her taşın altında bir hikâye, her meydanda bir hatıra buluyorsunuz. Bugün yolumuz, modern Tayvan’ın belki de en tartışmalı figürlerinden biri olan Çan Kay-şek’in anıtına düştü. Şehrin göbeğinde, zarif bir ihtişamla yükselen bu kompleks, sadece bir liderin değil, bir milletin kaderini değiştiren yılların izlerini taşıyor.
1949 yılına döndüğümüzde, Çin anakarasında Mao Zedong’un devrimi kazanmış, Çan Kay-şek ise sadık 2000 adamıyla birlikte Tayvan’a çekilmişti. Gerilla savaşlarının yıprattığı milliyetçi lider, önceden planladığı gibi, burayı Çin’in geçici başkenti ilan etmiş ve ABD’nin desteğiyle yeni bir düzen inşa etmeye koyulmuştu. Tayvan, anakaradaki büyük ekonomik ve siyasi çalkantılardan nispeten uzak, ama otoriter bir yönetim altında şekillenmeye başladı.
O dönemlerde, Mao’nun yönetimi altında Çin büyük bir dönüşüm geçirirken, milyonlarca insan ekonomik çöküş ve siyasi baskılar nedeniyle hayatını kaybediyordu. Tayvan ise sanayileşmeye yönelmiş, refah seviyesini yavaş yavaş artırıyordu. Ancak bu refahın bir bedeli vardı. Muhalif sesler acımasızca bastırılıyor, iktidara yönelik en küçük tehdit dahi sert bir şekilde cezalandırılıyordu. 1960’lara gelindiğinde Tayvan ekonomik büyümenin meyvelerini toplamaya başlamış, sanayi gelişmiş, halkın yaşam koşulları iyileşmişti.
Bugün gezdiğimiz Çan Kay-şek Anıtı, sadece bir mezar değil, içinde bir kütüphane, müze ve konser salonu barındıran devasa bir kompleks. Geniş avlusunda, mavi ve beyaz tonların hâkim olduğu büyük merdivenleri çıkarken, bu mekânın bir zamanlar Tayvan halkı için nasıl bir simge olduğunu hissetmek mümkün. Ancak zaman değişiyor. Halkın desteği giderek bölünüyor; bir zamanlar ulusal kahraman sayılan Çan Kay-şek’in mirası artık daha eleştirel gözlerle değerlendiriliyor. Anıtın kaldırılması yönündeki tartışmalar gün geçtikçe daha yüksek sesle dile getiriliyor.
Şehirde dolaşırken sokaktaki insanların bakışları, Tayvan’ın değişen ruhunu yansıtıyor. Kimileri geçmişe bağlı kalmaya devam ederken, kimileri gelecek için farklı bir yön çizmek istiyor. Bir seyyah olarak, bu dönüşümün tam ortasında duruyor ve tarihin nasıl şekillendiğine bir kez daha tanıklık ediyorum.