Almanya-Fransa sınırında yer alan Strazburg, tasarımıyla sizi kendine hayran bırakacak nehir manzarasından gemiden indiğinizde, Avrupa Konseyi, Parlamento Binası, İnsan Hakları Mahkemesi gibi yerleri geçerek kentin katedral merkezine varıyorsunuz. O modern dünyadan farklı bir aleme geçiyorsunuz, 1000’li yıllarda başlayıp 400 yılda inşa edilen ve zamanının en yüksek binası olan katedral, süslemeleri ve görkemiyle adeta meydan okuyordu. […]
Almanya-Fransa sınırında yer alan Strazburg, tasarımıyla sizi kendine hayran bırakacak nehir manzarasından gemiden indiğinizde, Avrupa Konseyi, Parlamento Binası, İnsan Hakları Mahkemesi gibi yerleri geçerek kentin katedral merkezine varıyorsunuz. O modern dünyadan farklı bir aleme geçiyorsunuz, 1000’li yıllarda başlayıp 400 yılda inşa edilen ve zamanının en yüksek binası olan katedral, süslemeleri ve görkemiyle adeta meydan okuyordu.
Fransa’ya yol aldığınızda, Fransız Devrimi’nden bahsedilmeden olmaz. Her anlatımda farklı bir yönü öne çıkan Fransız Devrimi’nin aslında bir aristokratik devrim olduğu ve milliyetçilik akımının devrimin var oluş nedeni olmadığı, ancak devrimin kalıcılığı için taraftar toplama çabasından ortaya çıktığı anlaşılıyor.
Colmar, görülmeye değer bir masal şatoları şehri gibiydi. ABD’de bulunan ünlü Özgürlük Heykeli’ni yapan sanatçı Colmarlı Bartholdi’nin hikayesini öğrendik. Aslında Özgürlük Heykeli, Kavalalı Mehmet Paşa döneminde, Süveyş Kanalı açılışına konulmak üzere sipariş edilmişti. Tamamlanmak üzereyken, Mısır heykelin bedelini karşılamayacağını belirtince ABD’ye gönderilmiş. Colmar şehrinin girişinde heykelin küçük bir modeli bulunuyor.”