KARADENİZ MARKASI Prof.Dr.Ahmet Bülend GÖKSEL İsterseniz dünyanın en iyi balığını pişirin, isterseniz dünyanın en olağanüstü doğal güzelliklerine, en doyumsuz manzaralarına sahip olun, ister dünya tarihinin en misafirperver ve en espirili toplumu olduğunuzu düşünün, şayet elinizde bulunan bu değerleri işleyemiyor ve dünyaya duyuramıyorsanız ve hatta bu değerleri tüm iletişim yöntem ve tekniklerini kullanarak markalaştıramıyorsanız, bütün bu […]
KARADENİZ MARKASI
Prof.Dr.Ahmet Bülend GÖKSEL
İsterseniz dünyanın en iyi balığını pişirin, isterseniz dünyanın en olağanüstü doğal güzelliklerine, en doyumsuz manzaralarına sahip olun, ister dünya tarihinin en misafirperver ve en espirili toplumu olduğunuzu düşünün, şayet elinizde bulunan bu değerleri işleyemiyor ve dünyaya duyuramıyorsanız ve hatta bu değerleri tüm iletişim yöntem ve tekniklerini kullanarak markalaştıramıyorsanız, bütün bu değerlerin hiçbir anlamı kalmaz.
İşte bu nedenle yazıma “ KARADENİZ MARKASI “ başlığı atmayı uygun buldum.
Bugün Karadeniz bölgesi, dünyanın birçok bölgesinde bulunmayan güzelliklere, otantik özelliklere ve eşi bulunmaz tarihi zenginliklere sahip bir bölgemiz olmasına ve ulusal bazda markalaşma yolunda birkaç adım atmış olmasına karşın markalaşma için uluslararası alanda yapılmış ciddi çalışmalar yoktur.
Oysa ki Karadeniz bölgesi, dünya turizminden önemli bir pay alan gerek Akdeniz bölgesinden ve gerekse Ege bölgesinden son derece farklı özelliklere sahip, ayrımlı beğeni özelliklerine sahip, hedef kitlelere benzersiz olanaklar sunan bir yapı arzetmektedir. Bu yapısı ile Karadeniz bölgesi markanın temel özelliklerinden olan “FARKLILAŞMA” anlamında her türlü olanağa sahip, MARKA olabilmek için her türlü olanağı olan bir bölgemizdir.
Marka olmanın, sağlayacağı kazançlar ise olağanüstü boyutlardadır. Markanın her şeyden önce çok miktarda ve yüksek fiyatla satış ve dolayısı ile kar anlamına geldiği açıktır. Bu ifadeyi Karadeniz bölgesine uyarladığımızda “KARADENİZ MARKASI “’nın yeni tesisler, daha fazla yerli ve yabancı turist, bölgenin turizm varlıklarının yanı sıra doğal ve yöresel el sanatları ürünlerinin uluslar arası pazarlarda ve “iyi” fiyatlarla değerlendirilmesi anlamına geleceği de göz önünde tutulmalıdır.
Bugün marka haline gelmiş Karaipler Vb. gibi bölgeler ile, Roma, Paris, Londra Las Vegas gibi kentlerin, marka olmanın avantajlarını fazlası ile yaşadıkları herkesce malumdur. Ancak, bu bölgelerin ve kentlerin kendi kendilerine marka olmadıklarını, marka olabilmek için ciddi politika ve stratejiler çerçevesinde önemli yatırımlar yaptıkları da bilinmektedir.
Öyleyse, “ KARADENİZ MARKASI” için de beklemek ve olayları akışına bırakmak yerine, Karadeniz bölgesinin özelliklerinden yola çıkan “ BÜTÜNLEŞİK PAZARLAMA İLETİŞİMİ” stratejilerinin geliştirilerek uygulamaya konması gereği vardır.
Bu yapılırken, şehir şövenizminden kurtulup, Trabzonu, Samsunu, Rizeyi Vb. tek tek tanıtmak yerine bölgeyi bir bütün olarak global pazarlarda rekabete açacak politika ve stratejilerin güdülmesi büyük yarar sağlayacaktır.
Böylesi bir yaklaşım, bölgedeki tüm kentlerin katılımı ile oluşturulacak, önemli ölçekte bütçelerle ve profesyonel ekiple çalışmaya olanak sağlayacağı cihetle, yapılan çalışmalardan daha kısa sürede sonuç alınması da mümkün olacaktır.
Aksi taktirde, kentlerin bireysel çabaları ile, düşük bütçe imkanları altında ve amatörce yapılacak girişimlerin beklenen faydayı temin edemeyeceği, yapılan harcamaların da heba olacağı açıktır.
Çünkü, Markalaşma bilimsel metotlarla bu işin uzmanlarınca oluşturulabilecek ve oluşturulması sırasında önemli ölçüde araştırmaya ihtiyaç duyan bir yapı olup, farklılaşma unsurlarının bulunması, marka imajının yaratılması, marka kimliğinin belirlenmesi, markanın konumlandırılması gibi unsurlar ancak marka yapılandırma konusunda bilgisi olan uzmanların altından kalkabileceği bir çalışmadır.
Ana tarafından Karadenizli ve bu konularla uğraşan bir hemşehriniz olarak sizleri fazla sıkmadan ana hatları ile bu bölgenin yarınlarının “ KARADENİZİ MARKALAŞTIRMAK “ ekseninde şekillenebileceğini görüyor ve bunun için hızla harekete geçilmesini elzem buluyorum.
Bu çerçevede Hızır Murtazaoğlu başkanımızın destekleri ile KADEKON çatısı altında bir çalışma başlattığımızı, konuyu kapsamlı bir proje haline getirip uluslararası fonlardan da yararlanarak yola çıkmaya çabaladığımızı da ayrıca müjdelemek isterim.