Sam Amca ile 1950 yılından beri müttefik statüsündeyiz. Bu birliktelik aynı pakt içinde (NATO) eşitlik içinde değil, ast-üst şeklinde bugünlere kadar geldi. Sürekli kontrol altında ve “terbiye edilen” ülke görüntüsü ortaya çıktı. Neden?Türkiye, Kore Harbini müteakip NATO ittifakına girerek ayağına bir nevi pranga vurmuştur. Bu uğurda Kore’de Mehmetçiğin kanı pahasına bedel ödenerek…Tabi ki bununla da […]
Sam Amca ile 1950 yılından beri müttefik statüsündeyiz. Bu birliktelik aynı pakt içinde (NATO) eşitlik içinde değil, ast-üst şeklinde bugünlere kadar geldi. Sürekli kontrol altında ve “terbiye edilen” ülke görüntüsü ortaya çıktı. Neden?
Türkiye, Kore Harbini müteakip NATO ittifakına girerek ayağına bir nevi pranga vurmuştur. Bu uğurda Kore’de Mehmetçiğin kanı pahasına bedel ödenerek…
Tabi ki bununla da bitmedi. Sanayi ve kalkınma hamleleri “siz yapmayın. Biz ucuza yapıp size satarız” yönlendirmesiyle atalete düştük. Stratejik sektörler içinde olan savunma sanayimiz de en çok etkilendiğimiz alan oldu.1963 “Johnson Mektubunun çarpıcı bir örneğidir. “Benim verdiğim silahlarla Kıbrıs’a çıkamazsın “cümlesi daha sonra hep karşımıza çıkacak ve elimizi zayıflatacaktır. Hatta ,Almanya “verdiğim tankları PKK terörüne karşı kullanamazsın “diyerek çok önemli bir ders almamıza vesile olmuştu.
Türk-ABD ilişkileri her zaman ulusal varlığımızı tehdit eden raddeye gelmiştir. “Yönetilen Türkiye “konsepti, eli kolu bağlanmış, emir alan ve kendi iradesi kısıtlamaya uğramış bir anlam ifade eder ABD’nin gözünde..
Tüm askeri darbe ve müdahaleler ABD kaynaklıdır.1960,1980 ve 15 Temmuz 2016.1970 ‘li yıllardaki askeri muhtıralar da dahildir buna. Güdülen, rota verilen konumun dışına çıkıldığında bu malum sopalar kullanılmaya her zaman hazırdır.
ABD kullandığı unsur ne olursa olsun fikrine ,tabiiyetine ve dinine önem vermez. Sadece, kurguladığı eylem planının uygulanmasına bakar.Nitekim,15 Temmuz darbe girişiminde ‘Ilımlı İslam “formatıyla öne sürdüğü FETO ile bizzat işbirliği yapmıştır. Hala bu ittifak devam ediyor. FETO uluslararası ilişkilerinde ABD’nin bir aparatıdır.
Terör örgütü kurucusu ve yöneticisi ABD’nin yıllar sonra Türk Milletine sürprizi PKK müttefikliği olmuştur. 1984 Eruh baskınıyla birlikte Türk Devleti etnik terörün en acımasız saldırısına maruz kalmıştır. On binlerce insanını kaybetmiş madden ve manen büyük kayıplara uğramıştır.
PKK’nin amacı İran, Suriye ,Irak ve Türkiye toprakları üzerinde İsrail’e dost uydu bir terör devleti (PKKISTAN) kurmaktır. Bu proje, Büyük Ortadoğu Projesidir. ABD ,10000 km öteden gelip burnumuzun dibinde terör örgütüne binlerce tır modern silah ve mühimmat vermiştir. Birlikte çalışıp, Türk varlığını yok eden teröristlerle alenen yol arkadaşlığı yapmaktadırlar. Son bir ay içinde Kuzey Irak’ta Kuzey Suriye bağlantılı iki ayrı terör saldırısında 23 askerimizi şehit verdik. Azmettiren ve katiller bellidir.
Gelinen bu noktadan sonra ABD ne müttefiktir ne dosttur. Düşman bir ülkedir ve egemenliğimize karşıdır. Hasmımızdır.
1950 yılından beri bir uyuşturulma ve uyutulma periyodunun içindeyiz. Bizim için müttefik ve dost kelimeleri anlamsızdır. Devletler için esas olan menfaat ve ulusal çıkarlarıdır. Bunu böyle bilmeli ve anlamalı ve buna göre tavır almalıyız…